NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ ثَابِتٍ
عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ
بْنِ
عَجْلَانَ
قَالَ قَالَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
أَيَعْجِزُ
أَحَدُكُمْ
أَنْ يَكُونَ مِثْلَ
أَبِي
ضَمْضَمٍ
قَالُوا
وَمَنْ أَبُو
ضَمْضَمٍ
قَالَ رَجُلٌ
فِيمَنْ
كَانَ مِنْ
قَبْلِكُمْ
بِمَعْنَاهُ
قَالَ
عِرْضِي لِمَنْ
شَتَمَنِي
قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَاهُ
هَاشِمُ بْنُ
الْقَاسِمِ
قَالَ عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
الْعَمِّيِّ
عَنْ ثَابِتٍ
قَالَ
حَدَّثَنَا
أَنَسٌ عَنْ
النَّبِيِّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِمَعْنَاهُ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَحَدِيثُ
حَمَّادٍ أَصَحُّ
Abdurrahman b. Aclân'dan
(rivayet edildiğine göre)
Rasûlullah (s.a.v.):
"Sizin herbiriniz, Ebu Damdam gibi olmaktan âciz midir?" demiş de
(orada bulunan sahabiler):
Ebu Damdam kimdir? diye
sormuşlar (Rasûlu Ekrem efendimiz de bir önceki 4886. hadisin) manasını ifade
eden şu cevabı vermiştir:
"Sizden önceki
(kavinı)ler içerisinde bulunan bir kimsedir. (O her sabah: Ey Allahım), ben
bana küfreden kimselere şerefimi (lekeleyen bu küfürlerinden dolayı üzerlerine
geçen hakkımı) bağışladım" (diye dua ederdi.)
Ebu Dâvud der ki: Bu hadisi
mana olarak Haşim Ibn el-Kasim da Muhammed İbn Abdullah el Ammî'den, o
Sabit'den o da Enes yoluyla Peygamber (s.a.v.)'den rivayet etmiştir. Hammâd'
in rivayeti ise daha sahihtir.
İzah:
Mevzumuzu teşkil eden bu
hadis-i şerifler af ve hoşgörünün dinimizdeki önemini ifade etmektedirler.
Bilindiği gibi af,
hataları bağışlamak ve haklı olarak alması gereken şeyden kendi isteği ile
vazgeçmek demektir.
Cenab-ı Hak bu yüksek
hasleti: "Habibîm, sen güçlüğü değil, kolaylığı sağlayan yolu tut,
iyiliği emret."[A'raf 199] ve; "Sizin bağışlamanız takvaya daha
yakındır..."[Bakara 237] âyetleri ile övmüştür.
Afv, hasletlerin en
şereflilerindendir. Affın doğuracağı lezzet, intikam lezzetinden daha hoştur,
olgun kişilerin kalbine sevinç doldurur. Çünkü affın lezzeti, şeref ve
övülmeyi, intikam ise kötülenmeyi doğurur. Nitekim, yüce Allah Kur'ân-ı
Keriminde takva sahiplerini överken şöyle buyurmaktadır. "Takva sahipleri
bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini yenenler, insanların
kusurlarını bağışlayanlardır. Allah da iyilik edenleri sever."[Ali İmran
134]
Yine Cenab-ı Hak şu
âyet-i kerimesinde insanları bağışlayanları bağışlayacağını va'detmiştir:
"Bununla beraber affeder, kusurlarına bakmaz, günahlarını örterseniz,
şüphe yok ki Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir."[Teğâbün 14]
Tuzlu suyun susuzluğu artırdığı gibi öç almanın da kin ve intikam duygularım
artırmasına karşılık af, çoğu zaman birbirlerine düşman olan, kin besleyen
insanların kalplerini yumuşatır. Aralarına dostluk ve sevgi bağlarının
kurulmasına sebep olur. Yüce Allah Kur'an-ı keriminde bu gerçeği şöyle haber
verir:
"İyilikler ve
kötülükler bir değildir. Sen kötülüğü en güzel şekilde önlemeğe çalış! O zaman
görürsün ki; düşmanın bile seninle dost olmuştur."[Fussilet 34-35.]
Affı öven hadislerden
bazıları da şu mealdedirler: "Kim öfkesini yenerse, Allah da ondan azabını
uzaklaştırır" "Öcünü almaya gücü olduğu halde öfkesini yenen kişiyi
Cenab-ı Allah yaratıklarının arasına çağırır ve huri kızlarından dilediğini
almakta serbest bırakır."